Öncesi-Sonrası ve Daha sonrası...
Bana çok sık sorulan bir soru neden öncesi-sonrası fotoğraflarını paylaşmadığım… Geçen hafta bir meslektaşımın da bu soruyu çok içten bir şekilde bana email ile iletmesiyle, konu hakkındaki düşüncelerimi seninle de paylaşmak istedim.
1-Öncelikle bu fotoğrafları, ve kimin en kadar kilo verdiğini bilmek bir çok kişinin motive edici bulduğunu duyduğum gibi, son derece rahatsız edici bulan bireyler de var. Rahatsız ediciliğin dışında yeme davranışı ve beden algısıyla ilgili problemler yaşayan bireylerin bu durumdan ne kadar olumsuz etkilediğini tarif edemem sanırım. Yeme davranışı bozukluğunun illa tanı almış bir ‘’yeme bozukluğu’’ olmasına gerek yok. Ve bir çok kişinin yanıldığı gibi, bu hastalıklar ve davranış bozuklukları ne yazık ki gözle görülebilir değil. Kimin neyden etkilendiğini bilemeyiz. Bunu yapan meslektaşlarımı anlayabiliyorum. Kendilerinin de ifade ettiği gibi ne yazık ki bilinilebilirlik ve ‘’pazarlama’’ gücü çok yüksek bir yöntem. Ama olay eğer bir noktada manevi-tanınırlık ve maddi kazancımızı arttırmaksa, bence diyetisyenlikten çok daha başka mesleklere yönelmek mantıklı olacaktır. Zira bir sağlık personeli olarak primer amacımız, her ne müdahale yapıyorsak, bu müdahalenin zarar vermeden ekstra yarar sağlamak olması gerekiyor. Bunların yanısıra, öğrendiklerimizi düşününce bunlardan çok daha fazla şey paylaşabileceğimizi düşünüyorum.
2-Başka birinin bedeni üstünden konuşmak bana çok özel geliyor. Bireylerin kimlikleri görünmese de, bilgileri dahilinde olsa da o bireyler kendilerinin olduğunu biliyor. Bir danışanım şöyle demişti; ‘’Ben benzer kiloda olduğum birisiyle bir ayda benzer kilolar veremediğim için suçu hep kendimde buluyorum. Çünkü diyetisyen aynı, sistem aynı, suç bende olsa gerek..’’ Kaldı ki bak Ayşe benim sözümü dinledi sonuç ortada, ama sen dinlemedin yapacak bir şey yok demek bence insanlara yardımcı olmuyor…
3-Hayatımızda o kadar çok alanda kıyaslama var ki.. Hele ki beden görüntüsü üstünden. Kendi bedenimizi yine başka bir zamanda kendi bedenimizle kıyaslarken bile, atladığımız yüzlerce şey var. Tek bir değişkeni (kilo ve görüntüyü) tutup diğer her şeyi gözardı etmek bana hem mantıksız hem de yersiz geliyor. Kilo alabiliriz, kilo verebiliriz. Hayatımızın dengesi gerçekten tek bir değişkene bağlı değil. Görüntü üzerinden ne yazık ki kendimize bir değer biçiyoruz. Ve ne yazık ki, ‘’ideal’’ olmadığımız zamanlarda kendimizi doğal olarak değersiz hissediyoruz… Bence böyle bir şeye hiç ama hiç gerek yok. Bu bir gerçeği saklamak değil. Var olmayan bir sistem kurup, bu sistem üstünden kendimizi bir mutsuz etme yöntemi.
4-Görüntü ne yazık ki her zaman sağlığı ifade etmiyor. Kişinin mental ve fiziksel olarak ne durumda olduğunu, o duruma gelene kadar neler yaşadığını, bundan bir hafta, bir ay sonra ne olacağını kimse ifade etmiyor. 30-40 kilolar alıp-verip hala sorunun kendisinde olduğunu, kendisinin yetersiz olduğunu düşünen öncesi-sonrası fotoğraflarının ‘’çoook daha sonrası’’ kısmı gelince olay sadece bir diyet programının ötesine geçmiş oluyor. Sosyal medyada ‘’şu kadar kilonun şu kadarı yağ’’ durumu da aynen böyle. Ya ne olacaktı? Bizler diyetisyeniz. Aksi olsa zaten sorun olmaz mıydı? İnanın ben anlayamıyorum…Kaldı ki, bu cihazların çalışma prensiplerini çok iyi bilen bizlerin tek bir başarı kriteri olarak bunu kullanmaları, ifade etmeleri bana pek anlamlı gelmiyor. Yanlışım varsa lütfen düzeltin…
5-Bu mecra üstünden başta kadınlar olmak üzere herkesin kendisini hem fiziki hem de mental olarak olduğu gibi kabul edip, kendine yararlı olmasını destekleyip, daha sonra ‘’daha zayıf’’ bir beden görüntüsünde ‘’işteee şimdi olduuu’’ demek bana pek samimi gelmiyor. Samimiyetin de ötesinde bence oldukça kafa karıştırıcı. Hani kendimizi kabul edip, kendimiz için çaba sarfediyorduk?
Ben tüm meslektaşlarımla benzer bir lisans eğitimi aldım. Yetkili bir merci değilim. Kimsenin şahsını ve meslekli yaklaşımını kritik etmek, değerlerine söz söylemek benim haddim değil. Ancak dediğim gibi aldığım diğer lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerinin hiç birinde böyle bir kısım şahsım adına yoktu. Aksine oluşabilecek zararlar üzerinden fazlaca donanım elde ettim. Yukarıda söylediğim gibi bunlar benim aldığım hem bireysel, hem de etik ve bilimsel eğitimin çıktılarıyla ulaştığım düşünceler…
Tercih her zaman sizin.
Sevgiler,
P.